Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 97. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

“Merhaba Mu bey, ben Rong Xue’nin annesiyim.” 

 

Rong Anne, yüzüne yalandan bir sevecenlik takınmış, sesi de özür diler gibi yumuşaktı. Öne çıktı ve kendini tanıtarak hemen açıklamaya başladı. 

 

“Kızım Rong Xue adına sizden özür dilemek istiyorum Mu bey.” 

 

Ardından Rong Xue’yi arkasından çekip çıkardı. 

 

“Bu çocuk erzak deposunda yaptığı şeyi eve dönünce anlattı bize. Hiç tasvip etmedik. Böyle vicdansızlık olmaz. O günden beri sizinle görüşüp özür dilemek istedim ama General bizi sürekli geri çevirdi. Ne sizi görebildik, ne de sağlığınız hakkında bir şey öğrenebildik. Şimdi sizi iyi gördüğümüze biraz daha rahatladık.” 

 

Sonra Rong Xue’ye döndü. 

 

“Hadi kızım, git ve Mu bey’den özür dile.” 

 

Rong Xue’nin yüzünde önce bir isteksizlik belirdi ama hızla yerine sahte bir pişmanlık ifadesi yerleşti. 

 

“Mu bey, o gün için gerçekten üzgünüm. O anda çok korkmuştum. İnsanlıktan çıkmış gibi davrandım. Umarım beni affedebilirsiniz…” 

 

Tam daha ağzını kapatmamıştı ki annesi atladı. 

 

“Mu bey, kızımın aklı başında değildi. O günden sonra her gece kâbuslar gördü. Vicdanı onu yedi bitirdi. Gerçekten çok pişman. Ne olur siz de affedin…” 

 

Mu Yi Fan, kadının durmaksızın özür dilemesini izledi. Artık tahammül edemedi. 

 

“Üzgünüm ama… Özrünüzü kabul edemem.” 

 

Başlarda, bu garip dünyada bir tanıdık yüz bulmuş olmanın verdiği sahte teselliyle Rong Xue’ye biraz sıcak yaklaşmıştı. Çünkü onun yüzü kendi kız kardeşine benziyordu. Ama erzak deposundaki olaydan sonra… Artık o yüz sadece kardeşinin maskesini takmış bir yabancıydı. Eskiden duyduğu teselli duygusu tamamen kendi kendini kandırmasıymış. 

 

Üstelik bu dünyanın kadın başrol karakteri de onun sayesinde açığa çıkmıştı, yani o kıza dair ne beklentisi, ne de yanılsaması kalmıştı. Rong Xue’nin özrü, sadece işler kötüye gitmesin diye yapılan geçici bir tavizdi. Yoksa uygun zamanı bulsa, yine aynı vicdansızlığı yapardı. 

 

Rong Xue birden bağırdı. 

 

“Özür diliyorum işte! Daha ne yapayım? Hem seni ısırmadılar ki, neyin hesabını yapıyorsun!” 

 

“Rong Xue!” 

 

Annesi hemen sesini yükseltip susturdu. 

 

Yanında duran Rong Yan artık tamamen susmuştu. Eğer karşısındaki gerçekten kendi kardeşiyse… Onunla aynı yolda yürümek istemezdi. 

 

Rong Xue dişlerini sıkarak acılı bir şekilde dudaklarını ısırdı. 

 

Mu Yi Fan ise soğuk bir ifadeyle konuştu. 

 

“Rong Xue Hanım, sadece özür dilemeniz, insanların sizi affedeceği anlamına gelmez. Eğer o gün ben zombiye dönüşseydim, nasıl özür dileyecektiniz? Gidip zombiye mi ‘pardon’ diyecektiniz?” 

 

Rong Xue sus pus oldu. 

 

Rong Anne ise kızının yaptığı şeyin affedilir yanı olmadığını anlayınca daha fazla kalmaya utanıp birkaç meyveyi Zheng Guo Zong’un eline tutuşturdu ve iki kızıyla birlikte ayrıldı. 

 

Zheng Guo Zong elindeki birkaç elmaya bakarak sordu. 

 

“Bu Rong Xue denen kız da neyin nesiymiş böyle?” 

 

Mu Yi Fan iç çekerek durumu kısaca anlattı. 

 

“Pirinç deposundayken peşimize zombiler takıldı. Beraber kaçarken, kız kendi kurtulma şansını artırmak için beni zombilere itti.” 

 

Zheng Guo Zong’un yüzü buz kesti, öfkesi suratına yansıdı. 

 

“Bu kadın affedilemez. Ya sen de o gün… zombilere yem olsaydın?” 

 

Mu Yi Fan, doktorun öfkelendiğini görünce içten içe sevindi. Demek ki biri onun için gerçekten endişeleniyordu. 

 

“Sinirlenme doktor, öyle biri için değmez.” 

 

Zheng Guo Zong hâlâ sinirliydi. 

 

“Ben zaten o kıza ilk bakışta güvenmemiştim. Pirinç deposundan döndüğünüzün ertesi günü, bu Rong Xue gitmek istiyorum diye kıyameti kopardı. Annesi bile ne dediyse dinletemedi. Sonra birden evine gitti, döndüğünde de sus pustu. O günden beri tık yok.” 

 

Mu Yi Fan içinden geçirdi. 

 

Demek ki Zhan Bei Tian, Rong Xue’nin gitmesine müdahale etmemiş. Çünkü o sırada benim yanımdaydı. 

 

Zheng Guo Zong birden duraksadı, yüzünde kararsız bir ifade belirdi. 

 

“Mu… Bazı şeyler var, normalde söylemeyecektim ama nasılsa yakında duyarsın. En azından önceden bil de sonradan üzülme.” 

 

Mu Yi Fan şüpheyle baktı. 

 

“Neymiş o?” 

 

“Senin o ‘melek’ dediğin kişiyle ilgili…” 

 

Gözleriyle uzaktaki bir noktayı işaret etti. 

 

Mu Yi Fan hemen dikkat kesildi. 

 

“Ne olmuş ona?” 

 

Zheng Guo Zong etrafa bakıp kimsenin dinlemediğinden emin oldu. 

 

“Şimdi villalarda millet fısıltı gazetesi gibi konuşuyor. Bu genç kadınla ilgili söylentiler var.” 

 

“…” 

 

Romanı hatırladı. Evet, Rong Yan gelecekte Zhan Bei Tian’la evlenecek ve çocukları olacak. Ama neden içi rahat etmiyordu? Acaba gönlünün sızlaması, içten içe sevdiği ‘meleğinin’ başkasına gidecek olması mıydı? 

 

Zheng Guo Zong, Mu Yi Fan’dan tepki gelmeyince sabırsızlandı. 

 

“Ee, ne o? Hiçbir şey hissetmiyor musun?” 

 

Mu Yi Fan dalgınca. 

 

“Ne hissetmem gerekiyor ki?” 

 

“Yahu adam elinden gidiyor, endişelenmiyor musun?” 

 

“…” 

 

Zheng Guo Zong acaba yanlış mı anladı? 

 

“Şarlatan doktor, oradan bakınca Zhan Bei Tian’ı seviyor gibi mi görünüyorum?” 

 

Zheng Guo Zong çatık kaşla cevapladı. 

 

“Çocuğunuz bile var, hâlâ ne diyorsun?” 

 

“…” 

 

İyice çamura battık… 

 

“Bak, bak.” 

 

Zheng Guo Zong uzaktaki noktayı gösterdi. 

 

“Şuraya bak, General’e, sonra da Rong Yan’a bak.” 

 

Mu Yi Fan bakınca, Zhan Bei Tian ve Rong Yan bir köşede ayakta durmuş konuşmuyorlardı ama Rong Yan’ın gözleri hiç Zhan Bei Tian’dan ayrılmıyordu. 

 

“Duyduğuma göre General Zhan, bu kadın ve annesini korumak için dört askerini tahsis etmiş. Hatta askerlerden biri bu kadının General’in sevgilisi olduğunu söylemiş. Önce inanmadım ama sonra… General’in onları bizzat ziyaret ettiğini duyunca şüphelendim.” 

 

Mu Yi Fan gözlerini devirdi. 

 

“Yahu, doktor…” 

 

Zheng Guo Zong lafı ağzına tıktı. 

 

“Şimdi öyle diyorsun ama yarın öbür gün bunları samimi görürsen, kıskanmayacak mısın? Dürüst ol.” 

 

“…” 

 

İçi huzursuzdu ama Zhan Bei Tian yüzünden değil gibiydi… 

 

Zheng Guo Zong onun sessizliğini görünce alayla güldü. 

 

“Bak işte, bir şey diyemedin.” 

 

Mu Yi Fan kaşlarını çattı. 

 

“Bu konuyu kapatalım.” 

 

“Tamam, tamam, dönelim hadi.” 

 

Tam o sırada Mu Yi Fan, uzaklarda tanıdık birini gördü. 

 

“Zhang Le! Küçük Zhang!” 

 

Zheng Guo Zong da döndü, tanıdık genci görünce şaşırdı. 

 

“Gerçekten o! Sen gördüm deyince inanmamıştım.” 

 

Zhang Le sevinçle yaklaştı. 

 

“Zheng Amca, Mu bey, siz de mi buradasınız?” 

 

“Asıl biz sana soralım, sen burada ne arıyorsun? Hani senin köyde olman gerekiyordu? Annen baban da geldi mi?” 

 

Zhang Le gülümsedi. 

 

“Geldiler. Ağabeyimin eski silah arkadaşı bizi buraya getirdi.” 

 

“Senin ağabeyinin arkadaşı kimdi?” 

 

“General Zhan.” 

 

Mu Yi Fan kaşlarını kaldırdı. Qing Ming Festivali günü Zhan Bei Tian’ın köyde andığı arkadaşı soyadı Zhang’dı. Sonra dünyanın sonuna doğru, Zhan Bei Tian o arkadaşının ailesini himaye etmişti. 

 

Ve en kötüsü… O Zhang ailesinin oğlunun ölümünde orijinal Mu Yi Fan’ın payı vardı. Bu düşünce içini burktu. 

 

“Demek ağabeyin General Zhan’ın silah arkadaşıymış ha?” 

 

Zhang Le utanarak başını eğdi. 

 

“General çok vefalı biri. Arkadaşını ve arkadaşının ailesini unutmamış.” 

 

Mu Yi Fan birden hatırladı ve sordu. 

 

“Küçük Zhang, o gün köyde bana çiğ balık getirmiştin ya… Onu sana Zhan Bei Tian mı verdi?” 

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 97. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 97. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 97. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 97. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 97. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 97. Bölüm light novel, ,

Yorum