Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 90. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

“Ne?”  

 

Lu Lin el fenerini kaptı ve Mu Yi Fan’ın işaret ettiği yöne tuttu. Gerçekten de karanlıkta bir gölge hızla geçti, öyle hızlıydı ki ne olduğunu bile seçemedi. Ne silahını çekmeye vakti oldu, ne de etrafındakileri uyaracak zamanı vardı. Gölge, göz açıp kapayana kadar önlerine inip saldırıya geçti. Lu Lin dona kaldı, sadece olan biteni izleyebildi. 

 

Tam o anda bir siluet önüne atladı, ardından koca bir güm sesi yankılandı. Kulakları sağır eden patlama sesi Lu Lin’i kendine getirdi. Mu Yi Fan, elindeki kürekle saldırıyı durdurmuştu, ama küreğin ucu kocaman bir avuç iziyle göçmüştü. 

 

Mu Yi Fan, tüm gücüyle saldırıya karşı koyarken bağırdı. 

 

“Kaçsana artık!” 

 

Karşılarındaki zombi özel yetenekliydi; hız yeteneği vardı. Ama bu kadar hızlı nasıl olabilirdi? Henüz zaman çok erkenken, bu kadar güçlü bir zombi nasıl ortaya çıkmıştı? 

 

Lu Lin kendine gelip silahını kaldırdı, siyah gölgeye ateş etti ama gölge, Lu Lin’in arkasına geçip gözden kayboldu. Mu Yi Fan bir an irkildi, arkasında olduğunu hissetti ve refleksle küreği fırlattı. Kürek Lu Lin’in başının üzerinden geçti ama gölge, ondan da hızlıydı, çoktan kaçıp gitmişti. 

 

“Çekiliyoruz, çıkışa doğru gidin!” diye bağırdı Mu Yi Fan. 

 

Lu Lin, karşılarındaki düşmanla baş edemeyeceklerini fark edip askerlere hemen geri çekilme emri verdi. Bu hamle ne olduğu belli olmayan o gölgeyi sinirlendirmiş olacak ki, öyle bir kükredi ki, duvarlar bile titremişti. Kulağa bıçak saplanır gibi gelen bu çığlık, insanları da zombileri de baş ağrısından yere serdi. Hatta ambarın dışındaki insanlar bile etkilendi. 

 

Mu Yi Fan gözlerini zorla açtı, zombi hâlâ çığlık atıyordu. Kafası zonklamakla kalmadı, karnı da sanki patlayacak gibi acımaya başlamıştı. Karnını tutup eliyle duvara yaslanarak zorla ayakta durdu. Güçlükle zombiye doğru atıldı ve daha önce yere fırlattığı küreği alıp fırlattı. 

 

Zombi, bu saldırı karşısında şaşırıp hızla kaçtı. Zombinin uzaklaşmasıyla insanların baş ağrısı azaldı ama yere düşmüş olmaları yüzünden kıpırdayamıyorlardı. 

 

Zombi, Mu Yi Fan’ın biraz ilerisinde belirdi ve ağzından “O insanları neden koruyorsun?” der gibi garip bir ses çıkardı. Mu Yi Fan aldırış etmeden yeniden küreği savurdu. Bu sefer zombi de nazik davranmadı, direkt beynine nişan aldı. 

 

Mu Yi Fan bunu fark edip zar zor kaçındı. Ama küreğin sapı zombinin gücüyle eğrilmişti, dümdüz kürek gitmiş, yerine muz gibi bükülmüş bir şey kalmıştı. 

 

Zombinin hareketlerini hissedebiliyordu ama karnının ağırlığıyla zor hareket ediyordu. Sonunda dengesini kaybedip yere düştü. Zombi doğrudan suratına atıldı. 

 

Tam kafasına inecekken Mu Yi Fan’ın vücudundan birden mor-kırmızı bir elektrik akımı fırlayıp zombiye çarptı. Zombi gözlerini fal taşı gibi açtı ve panikle geri kaçtı. Şok içindeydi. Mu Yi Fan ne olduğunu anlamadı ama zombi korkup yavaş yavaş geri çekildi ve ambarın karanlığında kayboldu. 

 

Zombinin gittiğinden emin olduktan sonra Mu Yi Fan doğruldu. Üstünü başını silkeledi. “Bu zombi de neydi ya?” diye düşündü. Karanlıkta yüzünü görememişti, üstelik perçemleri gözünü kapatıyordu. Neden birden çekip gitmişti? 

 

Sonra Lu Lin aklına geldi. Hemen onun yanına koştu, yüzüne hafifçe vurdu. 

 

“Lu Lin? Lu Lin? İyi misin?” 

 

Tam o sırada kapıdan birinin sesini duydu. 

 

“Komutanım, pirinçleri kapının önüne yığılmış!” 

 

Mu Yi Fan başını çevirdi, gelenlere baktı. Ayağa kalkmaya çalıştı ama göbeği o kadar ağırdı ki destek olmadan doğrulamadı ve Lu Lin’in üstüne devrildi. 

 

Tam yeniden doğrulurken Zhan Bei Tian’ın öfkeli sesi duyuldu. 

 

“Mu Yi Fan, sen ne yapıyorsun?!” 

 

Sonra bir tekmeyle Mu Yi Fan’ı Lu Lin’in üstünden attı. Mu Yi Fan yana doğru yuvarlandı ve soğuk bir nesne kafasına dayandı. Göz ucuyla baktığında bir tabanca gördü ve başını kaldırdığında Zhan Bei Tian’ın silah tutan eli ve buz gibi bakışlarıyla karşılaştı. 

 

“Mu Yi Fan, sen bir hayal kırıklığısın.” Dedi Zhan Bei Tian ve parmağını tetiğe koydu. 

 

“Bekle bekle bekle! Komutanım, dur!” 

 

Yavaş yavaş kendine gelen Lu Lin araya girdi. 

 

Zhan Bei Tian dönüp Lu Lin’e baktı, hemen tabancayı indirdi ve Lu Lin’i yerden kaldırdı. 

 

“İyi misin?” 

 

Lu Lin başını salladı. 

 

“Bir şeyim yok…” 

 

Ama ardından öksürmeye başladı ve ağzından kan geldi. 

 

“Biz… zombilerle savaşıyorduk… özel bir zombi vardı, çok hızlı… sadece bir gölge gibi görünüyor… gücü de deli gibi… küreğe avuç izi bıraktı… ve… öhö… öhöö…” 

 

Biraz dinlenip devam etti. 

 

“Çığlığı… çığlığı o kadar yüksekti ki bayıldım…” 

 

O sırada Sun Zi Hao telaşla içeri girdi. 

 

“Lu Lin, iyi misin?” 

 

Lu Lin yine başını salladı. 

 

Sun Zi Hao gözlerini devirdi. 

 

“Mu Yi Fan değil miydi seni yere seren? Ben dedim bu adamı aramıza almayalım diye…” 

 

Zhan Bei Tian soğuk gözlerle Sun Zi Hao’ya baktı, o da cümlesini yarıda kesip sustu. 

 

“General sana Mu Yi Fan’ı izle demişti? Bir terslik olursa gebert diye emir vermişti… Neden yapmadın?” 

 

“Mu Yi Fan bize bir şey yapmadı. Aksine, beni kurtardı. O olmasaydı cesedimi bulurdunuz!” 

 

“Ne? Gerçekten mi?” 

 

“Sadece beni değil, diğerlerini de kurtardı. Zombiye saldırmasaydı hepimiz zombi mezesiydik.” 

 

Zhan Bei Tian donakaldı. Yanlış anlamıştı… İçeri girdiğinde Mu Yi Fan’ın Lu Lin’in üstünde olmasını çok yanlış anlamıştı. Geçmişteki Zombi Kral Mu Yi Fan’ın travması da hâlâ tazeydi, o iğrenç sırıtışı, arkadaşlarının etini çiğ çiğ yemesi… Hepsi gözünün önünde canlanmıştı. 

 

Eğer Lu Lin zamanında uyanmasaydı… 

 

Zhan Bei Tian hızla etrafa baktı. 

 

Ama… 

 

Mu Yi Fan ortalıkta yoktu. 

 

Ambarın dışında, Mu Yi Fan korkuluklara yaslanmıştı. Karnı ağrıyordu, ama kalbi ondan beterdi. Özellikle Sun Zi Hao’nun söylediklerinden sonra iyice yıkılmıştı. 

 

Demek tüm bu görev “takımı satacak mı” diye bir sınavmış. Zhan Bei Tian o yüzden kuşkuyla yaklaşmıştı. Bir soru bile sormadan silah doğrultması… 

 

Eğer Lu Lin uyanmasaydı… 

 

Mu Yi Fan acı bir şekilde gülümsedi. 

 

Zaten bu adam, yani ana karakter, onu affedecek gibi biri değildi. Geçmiş hayatta ona neler yaptığını unutması imkânsızdı. Hatta onu öldürdükten sonra bile içi rahat etmemişti. 

 

“Aaaah! İmdat! Aahhh!” 

 

Kadın çığlığı düşüncelerini böldü. 

 

Mu Yi Fan döndü ve köşeden ağlayarak koşan Rong Xue’yi gördü. Kadının arkasında bir zombi ordusu vardı! 

 

“Mu bey! Mu bey! Yardım edin! İmdat!” diye bağırarak üstüne koşuyordu. 

 

Mu Yi Fan hızla ayağa kalkıp ona doğru koştu. 

 

“Bu tarafa gel!” 

 

Aslında onu kurtarmak istemiyordu, amacı sadece zombileri başka yere çekmekti. Ama biri topuklu ayakkabılarla, öbürü kocaman göbeğiyle pek hızlı kaçamıyorlardı. 

 

Zombiler yaklaşırken Rong Xue panik içinde bağırmaya başladı. Etrafına bakındı ve gözleri parladı, birden Mu Yi Fan’ı tuttuğu gibi zombilerin önüne itti! 

 

Sonra da topukluları fırlatıp kaçtı. 

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 90. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 90. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 90. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 90. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 90. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 90. Bölüm light novel, ,

Yorum