Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 122. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Zhuang Zi Yue’nin Mu Yi Fan’ı ziyarete gelişinin ikinci gününde, ekip yeniden Güney, Batı ve Kuzey Bölgeleri’ne erzak aramaya çıktı. 

 

Ama bu sefer fazla oyalanmadılar; öğlen ya da en geç bir-iki gibi döneceklerdi. 

 

Çünkü şehirdeki erzaklar gittikçe azalıyor, zombilerse hızla dört bir yanı sarıyordu. 

 

Üstüne bir de mutant bitkiler çıkmıştı ortaya. 

 

Bir şey bulalım derken o bitkilerin saldırısına uğrayan askerler oldu, hatta birkaç yetenekli kişi, ki normalde bu kıyamet ortamında hayatta kalabilirlerdi, o lanet bitkiler yüzünden hayatını kaybetti. 

 

Böyle kötü ölümler yaşanınca, herkesin gelecekle ilgili gerçeklik bir tokat gibi yüzlerine çarpmış oldu. 

 

Moralleri bozulmuştu. 

 

Üstelik, dışarıdan gelen “yetenekliler öldürülüyor” haberleri de herkesi iyice germeye başlamıştı. 

 

Öyle ki, son zamanlarda gecede on kişiden fazla yetenekli ölü bulunuyordu. 

 

Yani resmen bir “süper güçlü katil” şehirde cirit atıyor gibiydi. 

 

Bu yüzden, K Şehri’nde hâlâ güvenli kalabilmiş olan Yüzbaşı Zhou, işi gücü bırakıp Zhan Bei Tian’a koştu. 

 

“Abi ne olur şu adamı bulalım, bizim çocuklar tek tek gidiyor!” 

 

Normalde görevi sadece halkı korumaktı, ama Zhou gittikten sonra, Mao Yu ve Lu Lin’i hemen kendi katındaki salona çağırdı. 

 

Toplantı yapacaklardı. 

 

Mu Yi Fan da onları görür görmez  “Yandık, kesin gizli plan yapıyorlar,” dedi kendi kendine. 

 

Ama gidip katılamazdı, ayıp olurdu. 

 

Zaten içeri dalıp “merhaba çocuklar, ben de geldim” diyemezdi. 

 

Ama bir yandan da içi içini yedi. 

 

“Zhou, bu adamı bulamazsa diye değil, ya bulursa? Ya o yeteneklileri öldüren kişi Zheng Jia Ming’se?” 

 

Bu yüzden odanın kapısına yanaştı ve kendince kulak kabarttı… 

 

Yalnız salon öyle ses geçirmez yapılmış ki, on dakika boyunca kapıyı dinlemişti ama tek bir ses bile duyamamıştı. 

 

Sonra aklına TV’de gördüğü bir şey geldi. 

 

“Bardağı kapıya koyarsan sesi duyarsın,” demişlerdi. 

 

Hemen odaya koşturdu, bir bardak kaptı ve geri geldi. 

 

Ama bardak daha kapıya değer değmez, arkadan biri sordu. 

 

“Ne yapıyorsun sen?” 

 

Bir anlık suçüstü yakalanarak irkildi. 

 

Arkasına döndü ama gelen Zheng Guo Zong’du. 

 

“Oh be, vallahi seni Zhan Bei Tian’ın adamlarından biri sandım, ödüm patladı!” 

 

Zheng Guo Zong anlam veremedi. 

 

“Elindeki bardakla ne yapıyorsun Allah aşkına?” 

 

Mu Yi Fan gayet rahat bir şekilde bardağı kapıya dayadı. 

 

“Ne yapacağım canım, Zhan Bei Tian’ı dinlemeye çalışıyordum,” dedi. 

 

Zaten Zhou’nun, yetenekli kişileri öldüren o gizemli şahsı konuşmak için geldiği belliydi. 

 

Zhan Bei Tian’a göre bu katil bir zombiydi… 

 

Ve Mu Yi Fan, bu zombinin kim olabileceğini düşününce hep aynı isim geliyordu aklına: Zheng Jia Ming. 

 

Ama bunu kalkıp da Zheng Guo Zong’a söyleyemezdi ki! 

 

Zavallı adam oğlunun o zombi olduğunu öğrense mahvolurdu. 

 

Zheng Guo Zong suratını buruşturdu. 

 

“Vallahi boş boş işlerle uğraşıyorsun, zaten ya K Şehri’nden çıkma planı yapıyorlardır ya da erzak peşindedirler.” 

 

Mu Yi Fan, “Sen anlamazsın,” diye geçiştirdi, ve hemen gidip kapıya yorgan sardı. 

 

Tam o sırada kapı gıcırdadı ve içeriden biri çıktı. 

 

Mu Yi Fan panikle hemen Zheng Guo Zong’u çekip uzaklaştı, sanki “Çocuk nereye gitti acaba?” diye konuşuyormuş gibi yaptı. 

 

Kapıdan çıkan Zhan Bei Tian’dı. 

 

Mu Yi Fan’a dönüp direkt konuştu. 

 

“Bu gece devriyedeyim, akşam gelmeyeceğim.” 

 

Mu Yi Fan, “Tamam,” dedi sakin bir şekilde, ama içten içe beyninden aşağı kaynar sular indi. 

 

“Eğer Başrol devriyeye çıktıysa… O katil kesin bu gece ölecek,” diye düşündü. 

 

Eğer katil tanımadığı bir zombiyse sorun yok ama… 

 

Ya Zheng Jia Ming’se? 

 

Zhan Bei Tian, onu canlı bırakmazdı. 

 

Geçmiş hayatın intikamını alır, hiç acımazdı. 

 

Mu Yi Fan çok endişeliydi. 

 

Akşam yemeğinde, Zheng Guo Zong’un oğluna ne kadar değer verdiğini hatırladı. 

 

Adamcağız onu kendi oğlu gibi görmüştü, öyle de davranmıştı. 

 

“Beyaz saçlı bir adamın, kara toprağa evladını gömmesi” fikri Mu Yi Fan’ın içini parçaladı. 

 

Ve o an kararını verdi. 

 

“Gizlice dışarı çıkacağım, eğer Zheng Jia Ming’le karşılaşırsam, onu bir an önce şehir dışına kaçıracağım.” 

 

Yemeğini hızla yuttu, Zhan Bei Tian odasına çıkmadan önce yukarı koştu. 

 

Zhan Bei Tian odaya geldiğinde, içeri bakıp “Uyuyor” sansın diye bir yığın kıyafeti yorganın altına sokup, sanki birisi yatıyormuş gibi şekil verdi. 

 

Sonra hemen gümüş mızrağını sırtına gizledi ve dışarı çıktı. 

 

“Ben dışarda bir şeyler yiyeceğim” bahanesiyle apartmandan uzaklaştı. 

 

Gece karanlığında nöbetçiler değişince, yeni gelen askerler onun dışarı çıktığını fark etmedi bile. 

 

Böylece, Mu Yi Fan fark edilmeden apartmandan ayrıldı. 

 

Kıyamet sonrası şehir, gece vakti tam anlamıyla zifiri karanlıktı. 

 

Ne bir sokak lambası vardı, ne de bir yaşam belirtisi. 

 

Ay ışığı olmasa, elini bile göremezdi. 

 

Mu Yi Fan sokağın ortasında yürüyordu. 

 

Sanki dünyada tek kalmış gibi… 

 

Çok uzaklaşmadan, apartmanın çevresinde beklemeye başladı. 

 

Zhan Bei Tian’ı takip edecekti. 

 

Zheng Jia Ming ile karşılaşmak istiyordu. 

 

Bekledi bekledi… 

 

Karanlık iyice çökmüştü ki, sonunda apartmanda bir kıpırdanma oldu. 

 

Bir grup dışarı çıktı. 

 

Adımlarından, dizilişlerinden asker oldukları belliydi. 

 

Fener açmadan, karanlıkta yola koyuldular. 

 

Mu Yi Fan onun yönüne gelen birini görünce hemen bir ara sokağa daldı. 

 

Oradan sessizce takip etti. 

 

Zombi görüşü sayesinde öncülerden Lu Lin ve Mao Yu’yu hemen tanıdı. 

 

Peşlerinde kendi takımlarındaki askerler de vardı. 

 

Mu Yi Fan, bu ikisinin gücünü bildiğinden yaklaşmaya cesaret edemedi. 

 

Onlar uzaklaşınca, yeniden sessizce sokağa çıktı. 

 

Tam onları takip edecekti ki, aniden arkasında bir karaltı belirdi. 

 

Bir el ensesinden tuttu, diğer eliyle ağzını kapattı ve onu ara sokağa doğru çekti. 

 

Mu Yi Fan tam saldıracaktı ki, arkasından fısıltı geldi. 

 

“Benim, Zheng Jia Ming.” 

 

Hemen ardından elini çekti. 

 

Mu Yi Fan bir duvara yaslandı, yoksa dizlerinin bağı çözülüp yığılacaktı. 

 

“Yemin ederim, kalpten gidecektim!” 

 

“Sen zombi değil misin? Ne kadar ödlek çıktın ya!” 

 

Mu Yi Fan göz devirdi. 

 

“Senin ensene biri ansızın çöksün de bak bakalım korkuyor musun korkmuyor musun! Neyse, asıl mesele seni bulmaktı zaten.” 

 

Zheng Jia Ming şaşırdı. 

 

“Beni mi? K Şehri’nde olduğumu nereden biliyorsun?” 

 

“Onu boş ver şimdi,” dedi Mu Yi Fan. “Sana asıl şunu soracağım: Bu yeteneklilerin ölümüyle bir alakan var mı senin?” 

 

Zheng Jia Ming kaşını çatıp başını yana çevirdi. 

 

“O konuyla ilgilenme.” 

 

Mu Yi Fan, “İlgilenmeyecektim zaten ama öldürülürsün diye korkuyorum.” dedi. “Zhan Bei Tian seni avlamaya kalkarsa, vallahi kaçamazsın. Adamın gücü başka seviye.” 

 

Zheng Jia Ming, Mu Yi Fan’ın endişesini görünce hafif gülümsedi ve omzuna dokundu. 

 

“Sen merak etme. Bazı şeyler göründüğü gibi değil.” 

 

Mu Yi Fan daha fazla kurcalamadı. 

 

“Peki,” dedi. “Neyse, burada ne işin var?” 

 

Zheng Jia Ming iç çekti. 

 

“Babamı görmek istiyorum.” 

 

Mu Yi Fan hemen heyecanlandı. 

 

“O seni çok özledi! Sürekli ne zaman geleceğini soruyor.” 

 

“Biliyorum… Ama ona iyi olduğumu söyle lütfen. Uygun bir zamanda tekrar görmeye geleceğim.” 

 

“E ama neden şimdi görmüyorsun?” 

 

“Şimdilik olmaz. Ve… Eğer bir gün karşılaşırsak, beni tanımıyormuş gibi yap, tamam mı? Babam da öyle yapsın. Onunla şu an vedalaşamam çünkü güvende olması için bu şart.” 

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 122. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 122. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 122. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 122. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 122. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 122. Bölüm light novel, ,

Yorum