Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 121. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Zhuang Zi Yue geldiğinde, Mu Yi Fan tam öğle yemeğini yeni bitirmişti. Nöbetçi asker gelip bir beyefendinin onu görmek istediğini ve soyadının Zhuang olduğunu söyledi. 

 

Mu Yi Fan sevinçten yerinde duramadan yemekhaneden fırladı. 

 

O çıkar çıkmaz, yemekhanedeki sıcak hava bir anda buz gibi oldu, herkes istemsizce ürperdi. 

 

Mao Yu, Zhan Bei Tian’ın yüzüne baktı, adam buz kesmişti. Elindeki çubukların üzerinde bile ince bir buz tabakası oluşmuştu. Hemen lafı yapıştırdı. 

 

“Patron, K Şehri’ne geleli kaç gün oldu ama hâlâ çocuğu dışarı çıkarıp gezdirmedin. Madem karnınız da doydu, şimdi tam zamanı. Al çocuğu, çıkın bir tur atın, yemeğin üstüne yürüyüş iyi gelir.” 

 

Xiang Guo dışarıdaki güneşe göz attı. 

 

“Bu saatte mi? Dışarı çıkarsan çocuğun başına güneş geçer!” 

 

Mao Yu ona pis bir bakış attı. 

 

Salak! 

 

Görmüyor musun patron şimdi Mu Yi Fan ile Zhuang Zi Yue’yi kontrol etmek için dışarı çıkmak istiyor? 

 

Lu Lin durumu anladı, hemen Mao Yu’ya destek verdi. 

 

“Evet evet, Patron, çocukla biraz yürüyüş yapın, baba-oğul ilişkisini güçlendirmek gerek. Tam zamanı.” 

 

Yoksa bu gidişle yemekhaneyi kıskançlık saracak ve ekşi ekşi kokacak ortalık. 

 

Zhan Bei Tian sessizce çubuklarını masaya bıraktı, daha doymamış Mu Qing Tian’ı kucağına aldı ve yemekhaneden çıktı. 

 

“…” 

 

Ya ben daha yeni başladım yemeğe? Birkaç masa ötedeki yemeklere daha bakamamıştım bile. 

 

Bu sırada Rong Xue, Zhan Bei Tian’ı bebeği kucağında dışarı çıkarken gördü, sessizce annesine fısıldadı. 

 

“Anne, sen hani Zhan general’in yeni doğmuş bir bebeği vardı diyordun ya… E biz hâlâ o bebeği bir kere bile görmedik? Hep şu üç yaşındaki çocuk ortalıkta, üstelik Zhan’a benziyor ama soyadı Mu?” 

 

Rong Anne de şaşkındı. 

 

“Bence… çocuk annesiyle birlikte ölmüş olabilir.” 

 

Başka bir açıklama gelmiyordu aklına, hem bebek ortada yok, hem anne. 

 

Rong Xue konuyu uzatmadı, başını önüne eğip yemeye devam etti. 

 

Rong Anne ise iştahını kaybetmişti, dönüp Rong Yan’a baktı. 

 

“Yan, sen…” 

 

Rong Yan, annesinin ne diyeceğini tahmin etmiş gibiydi. Hemen annesinin kasesine bir parça yemek koydu. 

 

“Anne, boş ver şimdi, ye yemeğini.” 

 

Rong Anne de kızı konuyu açmak istemeyince zorlamadı ve yemeğine döndü. 

 

*** 

 

Apartmanın dışında, Mu Yi Fan Zhuang Zi Yue’yi görür görmez yanına koştu. 

 

“Zi Yue, ne işin var burada? Yemek yedin mi?” 

 

Zhuang Zi Yue elindeki meyve sepetini ona uzattı, gülümsedi. 

 

“Yemek getirdim bol bol.” 

 

Mu Yi Fan sepete bakıp eliyle itti. 

 

“Zi Yue, bir daha meyve getirme.” 

 

Şimdi meyve kıymetli ya, taze meyve yiyen varsa lüks içinde yaşıyor demektir. 

 

Zhuang Zi Yue direk sepeti eline tutuşturdu. 

 

“Bu seferlik kabul et, bir daha getirmem zaten.” 

 

“Teşekkür ederim.” Mu Yi Fan gülümsedi, sepeti aldı. 

 

Zhuang Zi Yue’nin hâlâ kendisinin zombi olmasını umursamaması onu sevindirmişti. 

 

“Yi Fan…” Zhuang Zi Yue kaşlarını kaldırdı, hafifçe fısıldadı. 

 

“Şu uzakta bebeği tutan adam kim?” 

 

Adam daha dışarı çıktığı andan beri onları buz gibi gözlerle süzüyordu. Özellikle o bakışlar… insanı donmadan bırakmaz. 

 

Mu Yi Fan geri dönüp baktı, Zhan Bei Tian çocuğu kucağında tutarak ağır ağır yürüyordu ama gözleri hiç üzerlerinden ayrılmıyordu. 

 

Mu Yi Fan içten içe gerildi, ya sabretmezse diye endişeliydi. Sonuçta bu adam geçmişte Zhuang Zi Yue’yi öldürmüştü. 

 

“Bizim takımın kaptanı,” dedi. 

 

Zhuang Zi Yue merakla sordu. 

 

“Takımınızda baya asker var gibi. Çoğu asker mi?” 

 

“Evet, çoğu özel kuvvetlerden. Diğerleri ya askerlerin ailesi ya da dışarıdan kurtardığımız birkaç sivil.” 

 

Mu Yi Fan özellikle ‘özel kuvvet’ vurgusu yaptı ki Zhuang Zi Yue fazla şımarmasın, neyin ne olduğunu bilsin. 

 

Zhuang Zi Yue duyunca kaşlarını çattı. 

 

“Bu kaptan hep böyle soğuk mudur? Bana hiç dostça bakmıyor.” 

 

E tabii bakmaz! 

 

Geçmiş hayatta adamın bütün ekibini katlettik, adam şimdi gelip sana sarılsın mı? 

 

Mu Yi Fan içinden söylendi ama dışa şöyle attı lafı. 

 

“Adamın yeteneği buz. O yüzden o herkese soğuk geliyor.” 

 

“…” 

 

Zhuang Zi Yue, Mu Yi Fan’ın bazı şeyleri anlatmak istemediğini anlamıştı. 

 

Çünkü Zhan Bei Tian’ın bakışlarında nefret saklıydı, sanki düşmanını görmüş gibi… resmen ürperdi adam. 

 

Hem yürüyüş bahanesiyle dışarı çıkması da kesin onları gözetlemek içindi. 

 

Ama buz yeteneği var diye boşuna dememişler; yazın ortasında, otuz-kırk metre öteden adama kış havası çarpıyordu. 

 

Zhuang Zi Yue titreyerek bakışlarını kaçırdı. 

 

“Şu apartman dışına doğru yürüyelim mi biraz?” 

 

Mu Yi Fan bu teklife bayıldı. Hem günlerdir dışarı çıkmamıştı hem de Zhuang Zi Yue’yle Zhan Bei Tian birbirine dalmasın diye ne kadar uzaklaşsalar o kadar iyi olurdu. 

 

“Olur,” dedi hemen. 

 

Ama sonra durdu. 

 

“Önce kaptana haber vereyim. Bekle beni.” 

 

Zhan Bei Tian’a koştu ve meyve sepetini uzattı. 

 

“Zhuang Zi Yue’yle biraz dışarı çıkacağım, akşam yemeğinden önce dönerim.” 

 

Zhan Bei Tian suratına baktı ama tek kelime etmedi. Mu Yi Fan adamın keyifsiz olduğunu fark etti ve temkinli sordu. 

 

“Çıkmamam mı lazım?” 

 

Zhan Bei Tian onun o üzgün suratını görünce içi eridi. Sepeti aldı ve kısa bir ‘Git hadi’ bakışı attı. 

 

Mu Yi Fan bir anda güneş gibi parladı. 

 

“O zaman gidiyorum!” 

 

Zhan Bei Tian vazgeçmesin diye hemen arkasına bakmadan Zhuang Zi Yue’nin koluna yapıştı. 

 

“Hadi, yürü!” 

 

Mu Qing Tian sessizce onların arkasından baktı, sonra başını çevirip Zhan Bei Tian’a sordu. 

 

“Ben yemeğime dönebilir miyim artık?” 

 

Daha doymadan. Şu minik çiçekliğin etrafında on kere yürütüldüm. 

 

Zhan Bei Tian suratını asıp bebeğiyle beraber yeniden yemekhaneye döndü. 

 

O öğleden sonra apartman komple dondurucuya döndü. Bazıları bas bas bağırıyordu. 

 

“Yahu bugün 37 derece diyorlar, bizde klima son seviyede gibi, ne oluyor burada?” 

 

Xiang Guo dışarıyı kontrol etti, hâlâ güneş cayır cayır ısıtıyordu. 

 

Mao Yu baktı baktı, sonra battaniyeyi üstüne çekti. 

 

“Boş ver be, ne güzel serin serin uyuyalım. Zaten gece rahat uyuyamıyoruz.” 

 

“Lan duvar donmuş!” diye bağırdı Xiang Guo, buz gibi duvara elini vururken. 

 

Şu noktada hâlâ durumu anlamayana salak derlerdi. 

 

“Bunu yapan kesin Patron,” dedi. 

 

“Başka kimde buz yeteneği var ki?” dedi Lu Lin, soğuğu zar zor içine çekip dolaptan mont çıkardı, üstüne aldı ve kitabına döndü. 

 

Soğuktan dayanamayan bazıları güneşe çıkıp ısınmaya çalıştı. 

 

Apartman ancak Mu Yi Fan geri dönünce normale döndü. Sun Zi Hao onu görür görmez bağırdı. 

 

“Hava yeniden ısınıyor millet!” 

 

Bu ‘uzaktan kumanda’ gelmeseydi, yemekhaneciler donacaktı, yemek falan kalmazdı. 

 

Mu Yi Fan, insanların lafına çok takılmadı, elindeki kristal çekirdeği Zhan Bei Tian’a doğru uzatarak heyecanla koşturdu. 

 

“Zhan Bei Tian, bak sana ne aldım!” 

 

Zhan Bei Tian hem onu gördü hem de çekirdeği görünce içi eridi, apartmandaki buz gibi hava yavaşça dağıldı, sıcaklık eski hâline döndü. 

 

Alt kattakiler derin bir nefes aldı. 

 

“Ticaret alanındaki bütün kristal çekirdekleri topladım.” 

 

Zhan Bei Tian şaşırdı. 

 

“E senin elinde hiçbir şey yoktu, ne verdin karşılığında?” 

 

Mu Yi Fan göğsünü gerdi. 

 

“Zhuang Zi Yue’den bir çuval pirinç ödünç aldım, dedim ki yarın geri vereceğim. Sonra koştum hepsini aldım, sana güç olsun diye.” 

 

“Harika yapmışsın.” 

 

Zhan Bei Tian, onun gülümsemesini görünce içi sıcacık oldu. Ama aşağıdakiler aynı fikirde değildi. En sonunda biri isyan etti. 

 

“Hay sikeyim, şimdi de niye bu kadar sıcak oldu burası?!” 

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 121. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 121. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 121. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 121. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 121. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 121. Bölüm light novel, ,

Yorum