Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 116. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Mu Yi Fan, arabadan inen adama bakakaldı. 

 

“Zi Yue? Zhuang Zi Yue mi bu?!” 

 

Gözlerine inanamıyordu. Zhuang Zi Yue’yi burada göreceği aklının ucundan geçmemişti. 

 

Daha önce iki kez onu aramış ama hep eli boş dönmüştü. Büyük yangından sonra G Şehri’nden de ayrılmak zorunda kalmıştı. Zhuang Zi Yue’yi bulma umudu neredeyse yok gibiydi. 

 

Gerçi dün yaşlı bir adamdan “Zhuang Zi Yue” isminde biriyle ilgili bir haber duymuştu ama o kişinin kendi tanıdığı Zi Yue olma ihtimali ona pek inandırıcı gelmemişti. 

 

Ama şimdi karşısındaydı. Gerçekten oydu! 

 

Mu Yi Fan, kısa bir afallamanın ardından birden kendine gelip, kamyonetten fırladı ve heyecanla Zhuang Zi Yue’ye sarıldı. 

 

“Zi Yue! Gerçekten sensin! İnanamıyorum!” 

 

Zhuang Zi Yue gülümseyerek ona sarıldı. 

 

“Benim tabii, benim. Ama hayırdır, beni görmek seni nedwn bu kadar heyecanlandırdı?” 

 

Mu Yi Fan, ellerini onun omzuna koyarak coşkuyla konuştu. 

 

“Bilmiyorsun tabii! Kıyamet koptuktan sonra evine iki kere uğradım. Ev darmadağındı, her yer altüst olmuştu. Seni bir daha göremeyeceğim sanmıştım.” 

 

Zhuang Zi Yue durumu açıkladı. 

 

“Bulamazsın tabii, bizim villalar zombiler tarafından sarıldı. Ben de mecburen kaçtım.” 

 

Mu Yi Fan hemen sordu. 

 

“Peki ya amca ve teyze?” 

 

Zhuang Zi Yue’nin neşesi kaçtı. 

 

“Onları güvenli bir yere sakladım. Orada zombiler bulaşamaz.” 

 

Mu Yi Fan, “zombi” kelimesini duyunca istemsizce Zhuang Zi Yue’ye dikkatlice baktı. 

 

Ama bir gariplik yoktu. Ne suratı solgundu, ne dudakları mor. Gözleri de bildiğin normal insandı. Ne simsiyah, ne de kırmızı kırmızı damarlar vardı. 

 

Kaşlarını çattı. “Senaryoda bir şeyler mi değişti acaba?” diye düşündü. 

 

Zhuang Zi Yue ve ailesi zombi olmamış gibi duruyordu ki bu da iyi bir şeydi. Ama yine de Zi Yue’nin duruşunda bir tuhaflık vardı… 

 

Tam o sırada Sun Zi Hao ve Xiang Guo geri döndüler. Mu Yi Fan’ın, yakışıklı ve uzun boylu bir adamla sarmaş dolaş olduğunu görünce suratları buruştu. 

 

Gözlerinde “Aha! Patronu aldatıyor!” bakışı vardı. 

 

Sun Zi Hao, yüzünü buruşturdu. 

 

“Mu Yi Fan! Hadi, kamyona dönme vakti geldi!” diye bağırdı ve onu çekiştirmeye başladı. 

 

Zhuang Zi Yue, diğerlerinin onu beklediğini görünce Mu Yi Fan’a döndü. 

 

“Ben villa bölgesinde kalıyorum. Vaktin olursa gel. Adımı sor, seni yönlendirirler.” 

 

Mu Yi Fan bir an duraksadı. 

 

Villa bölgesi tamamen yeteneklilerle doluydu, bu yüzden Zhuang Zi Yue’yi bulmak biraz sıkıntılıydı. 

 

Zhuang Zi Yue onun tereddüdünü görünce sordu. 

 

“Sen şimdi nerede kalıyorsun?” 

 

Mu Yi Fan hemen yanıtladı. 

 

“Ziyuan apartman kompleksinde, B bloğundayım. Müsaitsen sen gel, olur mu?” 

 

“Tamam, mutlaka uğrarım,” dedi Zhuang Zi Yue. 

 

Mu Yi Fan, bu kadar gönüllü olduğunu görünce içi rahatladı. Kamyona bindi. Zhuang Zi Yue de spor arabasına geçti ve konvoyu takip etti. Yol ayrımına gelince farklı yönlere gittiler. 

 

Mu Yi Fan, gözleri yolda, spor araba gözden kaybolana kadar baktı, sonra iç çekti. 

 

“Zhuang Zi Yue’nin bana söyleyeceği bir şey var gibiydi,” diye düşündü. “Amca ve teyze hakkında da… Eğer hiçbir şey olmamış olsaydı, neden birlikte değiller?” 

 

Demek ki sadece Zhuang Zi Yue için de senaryoda değişmişti. Diğerleri zombiye dönüşmüş olabilir. Bu yüzden de yanlarında değildi. 

 

Xiang Guo, Mu Yi Fan’ın hala arkalarından bakıp iç çektiğini görünce homurdandı. 

 

“Kesin o adamla işi var bu herifin!” 

 

“…” 

 

Bu durumu patrona rapor etmek gerektiğini düşündü. 

 

** 

 

Sonraki günlerde, malzeme toplama görevi gayet rahat geçti. Gerçi artık yetenekli zombiler ortaya çıkmaya başlamıştı ama hâlâ gelişmemişlerdi. İnsanlar gibi organize değillerdi. 

 

Bu yüzden kalabalık bir yetenekli grup halinde dışarı çıkıp görev tamamlamak oldukça kolaydı. 

 

Bu süreçte, Xiang Guo ve Sun Zi Hao da Mu Yi Fan’a fazla yüklenmediler. 

 

Onun ne silahı vardı, ne yeteneği. Sadece taşıma işlerinde yardım etti, kimse ön cepheye sürmedi onu. 

 

Böyle böyle beş gün geçti. 

 

Mu Yi Fan, her görev dönüşü apartmanda kalanlara aynı soruyu soruyordu. 

 

“Beni soran oldu mu? Zhuang Zi Yue geldi mi?” 

 

Cevap hep aynıydı, “Hayır.” 

 

Aslında villa bölgesine gidip onu bulmak istemişti ama hep bir şeyleri bahane edip gitmemişti. 

 

Gerçekçi olmak gerekirse, artık insanlar onun zombiliğini fark etmiyordu. Yani villa bölgesindeki yetenekliler de onu ayırt edemezdi. 

 

Ama yine de hep bir tereddüt vardı içinde… 

 

Tam bunları düşünürken, görevden yeni dönen Zheng Guo Zong kapısını çaldı, kucağında çocuğu vardı. 

 

“Mu Mu! Aşağıda seni arayan biri var. Soyadı Zhuang’mış…” 

 

Mu Yi Fan anında yerinden fırladı. 

 

“Zhuang Zi Yue mi?! Yukarı mı çıktı?” 

 

“Yok, bizim ekipten olmadığı için içeri alınmadı. Aşağıda seni bekliyor.” 

 

Mu Yi Fan jet hızıyla aşağı indi. Zhuang Zi Yue, elleri cebinde bahçedeki manzaraya bakıyordu. 

 

“Zi Yue!” diye seslendi Mu Yi Fan, koştura koştura yanına gitti. 

 

Zhuang Zi Yue ona dönüp zarifçe gülümsedi. 

 

“Yine yoğunsun ha? Kaç kere geldim, hiç denk gelemedim.” 

 

“Ne?!” Mu Yi Fan afalladı. 

 

Zi Yue birkaç kez gelmiş miydi? 

 

Ama kimse haber vermemişti! 

 

Kendine gelip, mahcup bir gülümsemeyle açıkladı. 

 

“Her gün dışarı malzeme toplamaya çıkıyoruz. Dönmemiz geç oluyor…” 

 

“Tahmin etmiştim zaten.” Zhuang Zi Yue başını salladı. “Gel, bahçede yürüyelim biraz.” 

 

Beraber yürürlerken Zhuang Zi Yue lafı dolandırmadan söyledi. 

 

“Yi Fan, ben K Şehri’nde yeni bir ekip kurdum malzeme bulmak için. Senin bana katılmanı istiyorum. Ne dersin?” 

 

Mu Yi Fan, bu teklifi beklemiyordu. 

 

“Zi Yue, benim yeteneğim yok. Sana yük olurum.” 

 

Zhuang Zi Yue bir an durdu. 

 

“Senin yeteneğin yok mu?” 

 

“Yok.” 

 

Zhuang Zi Yue gülümsedi. 

 

“Yetenek olmasa da olur. Malzeme işleri, düzenleme, envanter… Bunlara yardım edersin. Burada kimseye güvenemiyorum. Ama sana güveniyorum.” 

 

Mu Yi Fan kaşlarını çattı. 

 

Romanın yazarıydı sonuçta, bu işler hafif değildi. 

 

Ayrıca Zhan Bei Tian’dan ayrılsa bile başka bir takıma katılma niyeti yoktu. 

 

“Zi Yue, senin ekibin tamamen yetenekli insanlardan oluşuyor. Ben oraya katılırsam, kimse beni ciddiye almaz. Liderliğini sarsarım. Zamanla ekip dağılır. Bunu sen de biliyorsun.” 

 

Zhuang Zi Yue başını eğip iç çekti. 

 

“Biliyorum. Ama bir dostum yanımda olsun istiyorum sadece. Ayrıca, senin şu anki ekip de seni pek sevmiyor gibi. En azından benim yanımda suçlamazlar seni.” 

 

Mu Yi Fan omzunu dürttü. 

 

“Can dostum! Sırf bunu söylemen bile yeter! Zaten ben bu takımla biraz daha kalacağım. Sonra B Şehri’ne geçeceğim.” 

 

“B Şehri mi?” Zhuang Zi Yue durdu ve düşündü. 

 

“Doğru ya, senin baban general. Orada sağlam bir konumun olur.” 

 

“Sen de gelirsen, orada bana uğra,” dedi Mu Yi Fan. 

 

“Mutlaka,” dedi Zhuang Zi Yue gülümseyerek. “Ama seni takımıma katamamış oldum işte.” 

 

Mu Yi Fan güldü. 

 

“Ben olmasam da sen o takımı uçurursun, merak etme!” 

 

Zhuang Zi Yue, birden ciddileşti. Ellerini cebine soktu ve kaşlarını çattı. 

 

“Yi Fan… Bir şey soracağım ama… garipseme.” 

 

“Neymiş?” 

 

“Sen… sen bir zombi değilsin, değil mi?” 

 

Mu Yi Fan gülümsedi, kolunu onun omzuna doladı. 

 

Zhuang Zi Yue mahçup bir ifadeyle. 

 

“Böyle pat diye sorduğum için kusura bakma. Ama senin bazı yüz özelliklerin… daha önce gördüğüm bir zombiye benziyor. O yüzden…” 

 

Mu Yi Fan hafifçe gülümsedi. 

 

“Sorun değil. Anlatsana, nasıl bir zombiydi o?” 

 

Zhuang Zi Yue kararlı bir sesle anlattı. 

 

“İnsana çok benziyordu. Ama yüzü, dudakları soluktu. Gözleri simsiyah, tırnakları karaydı. En garibi de gözlerindeki kırmızı çizgilerdi… çizilmiş gibiydi.” 

 

Mu Yi Fan’ın yüzü giderek ciddileşti. 

 

Zhuang Zi Yue onun yüz ifadesine bakıp sordu. 

 

“Yi Fan, sen…” 

 

Mu Yi Fan iç çekti. 

 

“Zi Yue, sana yalan söylemek istemem. Dediğin gibi… ben gerçekten bir zombiyim.” 

 

Zhuang Zi Yue donup kaldı. 

 

“Gerçekten mi? Ama sen… sen bildiğin insansın… Ne zaman oldu bu?” 

 

Mu Yi Fan, şişmiş sağ bacağını tuttu. 

 

“Kıyamet kopmadan önce. Daha önce sana yalan söyledim. Askerlikten bir sakatlık yüzünden değil, kemik kanseri yüzünden ayrıldım. Evdeyken kardeşim bana gizlice deneysel bir virüs tedavisi uyguladı.” 

 

Zhuang Zi Yue onun bacağını süzdü. Geniş pantolona rağmen sağ bacağın şiş olduğunu fark etti. 

 

Uzun süre sessiz kaldı. 

 

Mu Yi Fan, onun sessizliğinden bunun kabullenemediğini anladı. 

 

“İstersen git. Ama sonra beni görmek istersen, ya buraya ya da B Şehri’ne gel,” dedi. Ardından arkasını dönüp apartman kapısına yöneldi… 

 

Tam o sırada, merdivenlerde Zhan Bei Tian ile göz göze geldi. 

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 116. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 116. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 116. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 116. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 116. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 116. Bölüm light novel, ,

Yorum