Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 108. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Zhan Bei Tian odadan çıktıktan kısa bir süre sonra, Zheng Guo Zong telaşla odaya daldı ve ardından kapıyı hızla kilitledi. 

 

Nefes nefese kalmıştı, Mu Yi Fan’ın yanına yürüyüp panikle bağırdı. 

 

“Mu Mu! Biliyor musun Mao Yu’yla Lu Lin’in vücudunda garip şeyler oldu… Biri sanki üstüne kova kova su boşaltılmış gibi, öteki de… yani resmen bilim kurgu filmi gibi, korkudan ödüm koptu! Sonra Zhan geldi, ‘gelecekte olacaklardan dolayı’ dedi, beni buraya saklanmaya yolladı.” 

 

Kalbine birkaç kere “Allah’ım şükür” diye vurduktan sonra bir şeyi hatırlamış gibi sordu. 

 

“Bu senin bahsettiğin o büyük mutasyon mu?” 

 

Mu Yi Fan tam cevap verecekti ki, dışarıdan silah sesleri geldi. 

 

Zheng Guo Zong gözlerini büyütüp irkildi. 

 

“Silah sesi mi o? Vallahi silah sesleri bunlar! Bu köyde ne işi var silahın?” 

 

Mu Yi Fan pencereye doğru gidip dışarı baktı, Zhan Bei Tian’ın Mao Yu, Xiang Guo, Lu Lin ve Sun Zi Hao ile birlikte silahlanıp başka evlere doğru koştuklarını gördü. Zombi temizliğine çıkmışlardı. 

 

Zheng Guo Zong da pencereye koştu. Karşı binada yere serilmiş birini gördü. Kafasından vurulmuştu. Gözleri büyüdü. 

 

“Zombi mi o? Gerçekten zombi mi?” 

 

Yerde yatanın teni morumsu maviye dönmüş, dudakları siyahlaşmıştı, gözlerinde de kırmızı damarlar belirmişti. Yani belli ki bu adam artık insanlıktan çıkmıştı, zombi olmuştu. 

 

Ama az önce hâlâ insandı! Ne ara zombi oldu bu? 

 

Zheng Guo Zong’un kafası karışmıştı. 

 

Tam o anda dışarıdan bir kadın çığlığı geldi. 

 

“İmdat! Zombi var! Zombi!” 

 

Zhan Bei Tian’ın gözleri ikinci katın koridoruna kaydı, bir kadın zombileşmiş halde başka bir kadının peşinden koşuyordu. 

 

Kısa sürede çevredeki evlerden bağırışlar gelmeye başladı. Herkes evinde birinin zombiye dönüştüğünü haykırıyordu. Bu zombiler, daha dün birlikte yemek yedikleri, şakalaştıkları insanlardı! 

 

O an, tüm köy adeta kıyameti yaşıyordu. Her yerden çığlıklar, silah sesleri yükseliyordu. 

 

Zheng Guo Zong yere serilen insanların yüzlerine bakıyor, her biri vurulup yere düşerken sarsılıyordu. 

 

Sonra Mu Yi Fan’ın yakasına yapışıp hıçkırıklar içinde sordu. 

 

“Mu Mu! Neler oluyor? Bu nasıl mümkün olabilir? Ya… ya bunlar nasıl bir anda zombi oluyor?” 

 

Yağmurdan önce herkes iyiydi! Kimseyi zombi ısırmadı, bu ne şimdi? 

 

Mu Yi Fan onun kalbinin ne kadar kırık olduğunu anlıyordu. Başını eğdi, sessizce açıkladı. 

 

“Zombilerin vücutları yakıldığında, ortaya çıkan duman ve küller siyah yağmura sebep oldu. Bu da insanları mutasyona uğrattı. Sadece insanlar değil, hayvanlar ve bitkiler de…” 

 

“Mutasyon mu? Yani zombiye mi dönüşüyorlar?” 

 

Zheng Guo Zong, Mao Yu’nun garip halini hatırlayıp başını iki yana salladı. 

“Yok ya, sadece zombi değil bu… başka şeyler de var.” 

 

Mu Yi Fan açıkladı. 

 

“Siyah yağmur altında olan biri komaya girerse, yüksek ateş geçirirse, dönüşüm başlıyor. Bazıları özel güçlere sahip insanlar oluyor. Bazıları zombiye dönüşüyor. Ama senin gibi ne komaya giren ne ateşlenenler hâlâ normal insan.” 

 

Zheng Guo Zong kendi kendine mırıldandı. 

 

“İnsanlar zombiye dönüşüyor…” 

 

Sonra yine öfkeyle döndü Mu Yi Fan’a. 

 

“Sen bunları biliyordun! Niye daha önce söylemedin ha? En azından hazırlıklı olurduk!” 

 

Mu Yi Fan kaşlarını çatıp sinirle karşılık verdi. 

 

“Nasıl engelleyecektin? Ha? Söyle bana nasıl? Saklanarak mı? Kaçıp gizlenerek mi? Doktor, senin çok üzüldüğünü biliyorum ama ben daha da beterim. Olacakları biliyorum ama durduramıyorum! Sence bu nasıl bir çaresizlik?” 

 

Zheng Guo Zong bir an afalladı. 

 

“Ama… ama eğer bunu söyleseydin, herkes…” 

 

“Ne olacaktı? Herkes birbirinden şüphe edecekti, sırf ateşi çıktı diye birbirini öldürecekti! Ve bunun en sonunda nereye varacağını tahmin edebiliyor musun?” 

 

Mu Yi Fan gözlerini dikti. 

 

“İnsanlar, özel güçlere sahip olanları zombidir diye öldürecekti!” 

 

Zheng Guo Zong şok geçirmiş gibi Mu Yi Fan’ı yavaşça bıraktı. 

 

Mu Yi Fan onun heyecanını anlayınca daha yumuşak konuştu. 

 

“Özür dilerim Mu Mu… Çok panikledim, sadece…” 

 

Mu Yi Fan omzuna dokundu, içtenlikle konuştu. 

 

“Anlıyorum seni.” 

 

Zheng Guo Zong kendini toparladı, tekrar sordu. 

 

“Bu mutasyon dediğin şey tam olarak ne?” 

 

Mu Yi Fan açıkladı. 

 

“Gördüğün gibi, Mao Yu su yeteneği geliştirdi. Lu Lin’in vücuduysa resmen çiçek bahçesi gibi oldu, o da bitki yeteneği taşıyor. Bunlar mutasyon işte.” 

 

Zheng Guo Zong dumura uğramıştı. 

 

“Su yeteneği, bitki yeteneği… Bu ne ya? Su yeteneği varsa, suyu kontrol edebiliyorlar mı? Bitkileri mi yönetiyorlar? Başka neler var daha?” 

 

Mu Yi Fan başını salladı. 

 

“Altın, toprak, ateş, yıldırım, rüzgar, buz, ruh gücü ve farklı mutasyonlar… Hepsi çok güçlü saldırılar yapabiliyor. Hatta bazen top mermisinden bile güçlü oluyorlar.” 

 

Sonra durdu, gözleri bir an büyüdü. 

 

“Ve bu özel güçlere sahip olanlar, kimin zombi olduğunu hissedebiliyor. Ama güçlü bir zombi bu kimliğini gizleyebilir.” 

 

Zheng Guo Zong’un dili tutuldu. 

 

“Sen… ya sen ve oğlum? Sizin de zombi olduğunuz anlaşılır mı?” 

 

Mu Yi Fan başını salladı. 

 

Zheng Guo Zong panikledi. 

 

“Ne duruyorsun burada o zaman! Hemen git buradan, ya biri senin zombi olduğunu anlarsa?” 

 

Mu Yi Fan acı bir şekilde gülümsedi. 

 

“Nereye gideyim ki? Dışarıda hâlâ o simsiyah su birikintisi var, geçilmiyor.” 

 

Zheng Guo Zong bir an düşündü, sonra sakinleşti. 

 

“Ama… ama sen gitmesen de olur aslında… Zhan seni korur. O General sonuçta.” 

 

“…” 

 

Zheng Guo Zong birden yüzünü buruşturdu. 

 

“Benim zavallı oğlum da…” 

 

Mu Yi Fan hemen söz aldı. 

 

“Dert etme doktorcuğum. Senin oğlun da özel güçlere sahip. Kendini koruyabilir.” 

 

Zheng Guo Zong şaşırdı. 

 

“Güç mü? Jia Ming’de de mi güç var? Nereden biliyorsun? Mucize mi bu?” 

 

Mu Yi Fan sırıttı. 

 

“Zombiler bile özel güç kazanabiliyor. Oğlun da zombi kast sisteminde üst sıralarda. Elbette ki vardır bir gücü.” 

 

“…” 

 

Mu Yi Fan emin değildi aslında ama moral olsun diye öyle demişti. Eldivenlerini çıkardı, sivri tırnaklarıyla eline uzun bir yara çizdi. 

 

Zheng Guo Zong telaşlandı. 

 

“Ne yapıyorsun deli misin sen!?” 

 

Ama birden gözleri fal taşı gibi açıldı. Çünkü yara gözlerinin önünde iyileşiyordu. 

 

Zheng Guo Zong. 

 

“Bu… bu ne lan böyle!?” 

 

Mu Yi Fan gülümsedi. 

 

“Gördün mü? O yüzden oğlun için endişelenme.” 

 

Zheng Guo Zong elini uzatıp Mu Yi Fan’ın soğuk tenine dokundu. 

 

“Ben şimdi seni öldürsem, bin kere doğarsın herhalde!” 

 

“…” 

 

Zombilerin kafasından vurulunca öldüğünü ona söylemeye cesaret edemedi. 

 

Tam o sırada silah sesleri kesildi. 

 

Dışarıdaki insanlar panikle sokağa döküldü, olanları birbirine anlatıyor, ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı. 

 

Mu Yi Fan hemen Zheng Guo Zong’un dikkatini dağıttı. 

 

“Doktor, sen de çık da bir bak, neler dönüyor öğren.” 

 

“Tamam!” diyerek dışarı fırladı. 

 

Mu Yi Fan onun kapıyı kapadığını görünce yatağa döndü. Tam o sırada zayıf bir ses kulağına çalındı. 

 

“Baba…” 

 

Yanlış duyduğunu sandı ama yatağa dönüp baktığında çocuk gözlerini açmış, ona bakıyordu. Mu Yi Fan’ın gözleri parladı, hemen yatağa koştu. 

 

“Qing Tian! Sonunda uyandın! Nasılsın? Bir yerin acıyor mu?” 

 

Mu Qing Tian kollarını uzattı. 

 

“Baba, kucak!” 

 

Mu Yi Fan hemen onu kucağına aldı. 

 

Mu Qing Tian gözlerini ovuşturdu, yukarı bakarak sordu. 

 

“Baba, kaç gündür uyuyorum?” 

 

“Yedi gün! Tam yedi gün uyudun! Beni öldürecektin korkudan! Bir daha güçlerini öyle kafana göre kullanma, tamam mı?” Mu Yi Fan ciddi ciddi söylüyordu. 

 

Mu Qing Tian başını eğdi. 

 

“Biliyorum ama o şey senin için çok önemliydi. Sana yardım etmek istedim. Baba, kızma olur mu?” 

 

“Sen yok musun sen!” Mu Yi Fan sinirlenemiyordu bile, içi iyice sızladı. 

 

Sonra aklına bir şey geldi, çocuğu kendine çekip fısıldadı. 

 

“Qing Tian, dürüst söyle, benim gerçek Mu Yi Fan olmadığımı biliyor musun?” 

 

Mu Qing Tian gözlerini kaçırıp masum bir surat yaptı. 

 

“Babacığım ne diyorsun sen?” 

 

Mu Yi Fan poposuna minik bir şaplak attı. 

 

“Hadi ordan numaracı! Sen çoktan biliyordun benim gerçek Mu Yi Fan olmadığımı, değil mi?” 

 

Çünkü bu çocuk, yani Qin Tian Boncuğu, daha önce Zhan Bei Tian’la tanışmıştı. Gerçek Mu Yi Fan’ı tanıması lazım. Yani düşmanının karnına girip sonra doğup ona “baba” demesi çok saçmaydı, değil mi? 

 

Ayrıca çekirdek meselesi sırasında ‘Benim alanım var ya!’ demişti. Orijinal Mu Yi Fan, Zhan Bei Tian’ın uzay alanı olduğunu bilmiyordu. Yani bu çocuk sadece onun gerçek Mu Yi Fan olmadığını değil, bu dünyadan da olmadığını biliyordu! 

 

Ama Mu Qing Tian hâlâ inkâr ediyordu. 

 

“Anlamıyorum babacığım, ne diyorsun?” 

 

Mu Yi Fan tam ona tekrar soracaktı ki, dışarıdan ayak sesleri geldi. 

 

Mu Yi Fan’ın yüzü bir anda ciddileşti ve hızla kapıya doğru ilerledi.

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 108. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 108. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 108. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 108. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 108. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 108. Bölüm light novel, ,

Yorum