Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 101. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Mu Yi Fan bir ses duyduğunda aniden ayağa fırladı. Fırlamasıyla kafasını arabanın tavanına çarpması bir oldu. 

 

Hemen başını okşayıp arabadan dışarı çıktı. Etraf yüksek binalarla çevrili olduğu için tam olarak ne olduğunu göremiyordu ama olan şeyi romana göre tahmin edebiliyordu. Ordu, kendilerinin yönlendirdiği zombi grubunu bombalamış olmalıydı. 

 

Bombalama sesi öyle yüksekti ki, adeta gök gürültüsünü andırıyor, kulakları sağır ediyordu. Yerin altı üstüne gelmişçesine sarsılıyor, sanki art arda depremler oluyordu.  

 

Sarsıntı dinmeden, patlamaların ardından gökyüzüne doğru yoğun bir duman yükseldi. Siyah dumanlar gökyüzünü kaplamışken, başka bir bombanın sesi daha duyuldu. Bu kez ses çok daha yakındaydı. Binaların camları bu sarsıntıya daha fazla dayanamayarak birer birer patladı. Mu Yi Fan’ın arabasının camı bile çatlamıştı. 

 

Mu Qing Tian küçük parmağıyla arabanın camına hafifçe dokunduğu anda, büyük bir parça cam parça parça döküldü.  

 

Mu Yi Fan burada havaya uçmaktan korkarak hızla arabaya geri döndü. Arabayı çalıştırıp buradan uzaklaşmak istiyordu ki, birden tepeden gelen uğultulu bir ses duydu. Camdan dışarı başını uzatıp yukarı baktığında, üzerlerinde uçan bir düzineden fazla helikopter gördü. 

 

Helikopterlerin altına, içi şeffaf plastik torbalara doldurulmuş bir tür yanıcı sıvı asılmıştı. Bu torbalar, yangın alanına taşınıyordu. Mu Yi Fan’ın arabası alçakta kalmıştı; ön tarafı yanıyor, sağ, sol ve arkası ise bombalanıyordu. Şimdi güvenli bir yer bulmak neredeyse imkânsızdı. 

 

Kafasında hızlıca bir plan yaptı, arabayı çöplüğe sürmeye karar verdi. Oradaki duruma bakmak istiyordu ama çöplüğe yaklaştığında, etrafta dolaşan bilinçli, düşük seviye zombiler gördü. Hâlâ oldukça hantal hareket ediyorlardı ama sıradan zombilerden farkları yoktu. Muhtemelen ordu tarafından bombalanmaktan korktukları için buraya saklanmışlardı. Sonuçta, ordu zombileri yönlendirip ardından bombalıyordu. 

 

Düşük seviye zombiler, Mu Yi Fan’ın kendilerinden üstün olduğunu hissedince kıpırdamaya cesaret edemediler. Hatta bazı korkak zombiler köşelere saklandı. Mu Yi Fan çöplüğe çok fazla yaklaşmaya cesaret edemedi. Gözü yeniden helikopterlere takıldı. Plastik torbalardan biri gökyüzünden süzülerek yere düştü ve bir zombinin vücuduna temas ettiği anda patladı. İçindeki sıvı her yöne sıçradı. Tüm torbalar boşaltıldıktan sonra, helikopterler geri dönüp yeni sıvı dolu torbalar taşıdılar. 

 

Zombilerin cesetleri yanıcı sıvıyla kaplandıktan sonra, helikopterler G Şehri’nden çekildi. Tam bu sırada, ceset yığınının ortasında küçük bir patlama oldu. Kıvılcımlar etrafa saçıldı ve sıvının bulunduğu yere düştü. Yangın anında yayıldı, hem de ne yayılma! On beş saniye içinde çöplük bir alev denizine dönüştü. Duman gökyüzüne yükseldi, ateş her yana yayıldı, ısı dalgaları etrafa çarptı. 

 

Mu Yi Fan ve diğer zombiler, sıcak hava ve yoğun dumandan dolayı 20 metre mesafede kalıp yanan cesetleri izlediler. Bilinçli düşük seviye zombiler, içlerinde bir kederle homurdandılar. Belki de o cesetlerin arasında kendi yakınları da vardı. O yüzden izlemek acı veriyordu. Kim üzülmezdi ki? Hele ki, ordu bombalamaya devam ederken ve kaçacak bir yer kalmamışken… Sanki dünya artık onları barındırmıyordu, sanki yer yüzünde artık yaşayacakları bir yer kalmamıştı. 

 

Mu Yi Fan, onların hüznüne kapıldı. Direksiyonu öyle sıkı kavramıştı ki, parmak kemikleri beyazlamıştı. 

 

“Babacığım, üzülme,” dedi Mu Qing Tian usulca. Babasının halini fark etmişti. Küçük beyaz ellerini Mu Yi Fan’ın soğuk ellerinin üzerine koydu. 

 

Mu Yi Fan çocuğu kucağına aldı, başından öptü ve fısıldadı. 

 

“Sen anlamazsın.” 

 

Bu defaki bombalamada pek çok ceset yakıldı, birçok zombi yok edildi. Ama bu, sonun başlangıcıydı aslında. Bu yangın, kıyametin gerçek başlangıcının fitilini ateşliyordu. Zombilerin sayısı bu bombalarla azalmak yerine artacaktı. Bitkiler ve hayvanlar da mutasyona uğrayacak, insan yaşamı iyice zorlaşacaktı. Ölüm oranı artacak, yaşam alanları tükenmeye başlayacaktı. 

 

Yarım saat sonra bile yangın dinmemişti. Ateş hâlâ yanardağ gibi lav kusuyordu. Uzaklardan gelen patlama sesleri hâlâ sürüyordu, tıpkı dünya savaşı sırasındaki patlamalar gibi. 

 

Mu Yi Fan, cesetlerin küle döndüğünü gözleriyle gördü. Yangın biraz hafifleyince arabayı birkaç on metre ileri sürdü ve bir yerde durdu. Bir saat sonra artık patlama sesi gelmiyordu. Arabadan indi. Etrafta hâlâ bilinçli zombiler olduğu için çocuğu arabada yalnız bırakmaya cesaret edemedi, onu da yanına aldı. Kalın bir sopa kaptığı gibi çöplüğe yöneldi. 

 

Yangın çevreye yayılmamıştı, bu yüzden bazı cesetler tamamen yanmamıştı. Yarı yanmış, yarı sağlam bedenler ortalığı kaplamıştı. Görünüşleri mide bulandırıcıydı. Mu Yi Fan, bu cesetlerin üstünden geçip doğrudan kül yığınına doğru yürüdü. Romanda yazdığına göre kristal çekirdek, kül yığınının tam merkezinde olmalıydı. Yani eğer o merkeze ulaşırsa, aradığını da bulabilirdi. 

 

Çöplük ne çok büyük ne de çok küçüktü. Yere serilmiş kül tabakası, zemini yumuşak yapmıştı. Üzerinde yürümek kar üzerinde yürümek gibiydi. Her adımda bacağı külün içine gömülüyor, ilerlemek zorlaşıyordu. Tam merkeze yaklaştığı sırada çevrede bir hareketlilik oldu. Daha yüksek seviye bir zombinin buraya yaklaştığını hissetti. 

 

Mu Yi Fan irkildi. Çocuğu omzuna alıp yere çömeldi. Ardından, uzaktan bir gölge belirip çöplüğün en yüksek kül tepesine çıktı. Bir kral gibi, tüm dünyaya yukarıdan bakıyordu. Etraftaki zombiler de onun varlığını fark etti. Hepsi saklandı, ortaya çıkmaya cesaret edemediler. 

 

Mu Yi Fan sessizce başını uzattı. Yüksek noktadaki silüeti görünce kaşlarını çattı. Zaten yüksek seviye bir zombinin çöplükte ortaya çıkabileceğini tahmin ediyordu. Ama şimdi hem onun gözü önünde kristal çekirdeği bulup hem de fark edilmeden çıkmak gerekiyordu. 

 

Yüksek seviyeli zombi, sanki Mu Yi Fan’ın varlığını hissetmiş gibi birden başını çevirip onun bulunduğu yöne baktı. Mu Yi Fan hızla kafasını geri çekti. Kalbi küt küt atıyordu. 

 

Hayır, burada daha fazla kalamam. Diye geçirdi içinden. Ama çekirdeği de bulamadım. Ne yapacağım şimdi? Telaşı artmıştı. Gitmek istemiyordu ama kalmak da tehlikeliydi. 

 

Yüksek seviyeli zombinin bu tarafa yürüdüğüne dair bir ses gelmedi. Şaşırmıştı. Sessizce başını uzatıp baktı. Zombi, kendi ayaklarının dibine bakıyordu. 

 

“Eyvah!” diye alçak sesle bağırdı Mu Yi Fan. Zombi çekirdeğe duyarlıydı. Zaten Zombi Kralı’nın kristal çekirdeği bulması bu yüzden kolay oluyordu. 

 

Yüksek seviye zombi ayaklarının altındaki külü gelişigüzel eşeledi ama bir şey hissetmemiş olacak ki önemsemeden etrafa bakmaya devam etti. 

 

Mu Yi Fan başını tekrar geri çekti ama aynı zamanda şaşırmıştı. Çünkü zombinin ayağıyla külü karıştırdığı sırada, külün altından parıldayan rengârenk bir ışık süzüldü. Öyle parlaktı ki gözlerini kamaştırmıştı. Eğer tahmin etmek gerekirse, bu ışık büyük ihtimalle aradığı kristal çekirdekti. 

 

Fakat zombinin gölgesi ve durduğu açı, bu ışığın fark edilmesini engellemiş olmalıydı. Üstün zombi onu fark etmemişti. 

 

“Babacığım, ne oldu?” diye fısıldadı Mu Qing Tian. 

 

Mu Yi Fan heyecanla yanıtladı: “Aradığım şeyi gördüm.” 

 

“Nerede?” 

 

Mu Yi Fan hayal kırıklığıyla iç çekti.  

 

“O yüksek seviye zombinin tam ayaklarının dibinde. Ama ne yazık ki eğer beni fark ederse mahvolurum.” 

 

Yüksek seviye zombinin her hareketini dikkatle izledi. Zombi, sanki onun sabrını sınarcasına 50 metre öteden yavaşça onun yönüne döndü. Bir adım attı, sonra durdu. Ayağının altında bir şey hissetmiş gibiydi. Başını eğdi, külü ayağıyla bir kez daha eşeledi ve o an… 

 

Kül tabakasının altından rengârenk ışık saçan bir kristal çekirdek ortaya çıktı. 

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 101. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 101. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 101. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 101. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 101. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 101. Bölüm light novel, ,

Yorum