Koyu Switch Mode

Comeback: No Choice But… 10. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Yönetmen Kang Woo-hyun’ın “Krem Konağı” Filmi Yeniden Çekimlere Başlıyor 

 

Başrol oyuncusu olarak seçilen merhum Choi Hong-seo’nun vefatının ardından bir süreliğine durdurulan “Krem Konağı” filminin yapımına yeniden başlanıyor. Yapım şirketi bugün yaptığı resmi açıklamayla, boşalan roller için yeni oyuncular bulmak üzere bir seçme düzenleyeceklerini duyurdu. Bu seçmeler, yalnızca Choi Hong-seo’nun rolü için değil, yapım sürecinin birkaç ay gecikmesi nedeniyle başka projelere yönelen diğer oyuncuların yerine de yeni isimler bulmayı hedefliyor. 

 

“Krem Konağı”, uluslararası film festivallerinde özellikle büyük ilgi gören yönetmen Kang Woo-hyun’ın yeni filmi. Film, lüks bir konut kompleksi olan “Krem Konağı” sakinleri arasında bir cinayet vakası nedeniyle başlayan tuhaf gerilimleri konu alan bir psikolojik gerilim yapımı. 

 

Öte yandan, “Krem Konağı” yapım aşamasında mali kaynak bulmakta da zorluk çekmişti. Estetik mükemmeliyeti her şeyin önüne koyan yönetmen Kang Woo-hyun’ın bu iddialı projesi için sadece setin kurulmasına 15 milyar won’dan fazla bir bütçe gerektiği biliniyordu. Yönetmenin sanat kaygısına odaklanan filmlerinin gişede büyük başarı yakalayamaması, yatırımcı bulmayı güçleştirmişti. Neyse ki, ‘HS’ isimli film yatırım şirketinin projeye yatırım yapmayı kabul etmesiyle çekim süreci başlayabilmişti. Ancak, başrol oyuncusunun ani ölümüyle geleceği yeniden belirsizleşmişti. 

 

Sonunda, ‘HS’ şirketi sözleşmeye sadık kalacağını ve prodüksiyona destek vermeyi sürdüreceğini açıklayınca, “Krem Konağı” yapımı tekrar umut kazandı. Şimdi gözler, Choi Hong-seo’nun yerine geçecek yeni başrol oyuncusunda. Hem yerli hem de uluslararası sinema dünyası, bu seçimi merakla bekliyor. 

 

*** 

 

Bir noktada uyuyakalmış olmalıydı. Salondan gelen seslerle gözlerini açtığında, panjurların arasından sızan güneş ışığı olağanüstü yumuşaktı. Terliklerini çıkarıp bir şeyler yerleştiren birinin düzenli hareketleri, küçük ev sesleri… Bu sesler, insana varlık hissi veriyor ve içini rahatlatıyordu. 

 

Choi Hong-seo yerinden kalkıp salona çıktı. Her ne kadar “gerek yok” demiş olsa da, Yong-jae marketten bir şeyler almış ve mutfağın dolaplarına yerleştiriyordu. 

 

“Hyung, iyi misin? Yüzün pek iyi görünmüyor.” 

 

“İyiyim. Sadece biraz yorgundum, yatınca geçti.” 

 

“Bunu iç. Eve geldiğinden beri su bile içmedin, değil mi?” 

 

“Teşekkür ederim.” 

 

Yong-jae’nin uzattığı suyu içerken, Choi Hong-seo göz ucuyla masasının üstündeki taşıma çantasına baktı. Daha doğrusu, çantanın içindeki kediye. 

 

“Sanki kaçıp çıkmak istiyor gibi. Tiffany, evdeyiz. Hyung da geldi,” dedi Yong-jae gülümseyerek. Taşıma çantasını yere indirdi ve kapısını açtı. Küçük kedi başını uzatarak dışarı çıktı, bir an Choi Hong-seo’nun etrafında dolandı, sonra hızla Yong-jae’nin yanına kaçtı. Yong-jae’nin bacaklarına sürtünüp acıklı sesler çıkarıyordu. 

 

“Yahu, bu nasıl iş? Hyung’umu özledim diye her gün ağlıyordun!” 

 

Şaşkınlıkla kediyi kucağına alıp Choi Hong-seo’ya yaklaştırdı. Ancak küçük kedi, ilgisiz bir şekilde geri dönmeye çalıştı. 

 

“Ha? Bu da ne şimdi?” 

 

“Belki de beni yabancı buluyordur,” dedi Choi Hong-seo hafifçe gülümseyerek. 

 

“Ne? Yabancı mı? Tiffany, iyi bak. Bu senin çok sevdiğin hyung, bak?” 

 

Ne kadar uğraşsa da, kedi tekrar tekrar kaçınca Yong-jae pes etmek zorunda kaldı. 

 

“Herhalde uzun zamandır evde olmadığın için böyledir,” diye teselli etti. 

 

Serbest kalan kedi, salon kanepesinin yanındaki minderine zıplayarak tembelce patilerini yalamaya başladı. Onun huzurlu halini izleyen Choi Hong-seo, bakışlarını tekrar Yong-jae’ye çevirdi. 

 

“Yong-jae, ben hâlâ ENA şirketinde miyim?” 

 

“Evet.” 

 

“Sözleşmemin bitmesine ne kadar kaldı?” 

 

“Seneye bitiyor, yani bir yıldan biraz fazla.” 

 

“Şey… evi bana bırak. Daha zaman var, ev sahibi komisyonu ödemeyi kabul edersem sorun çıkmaz.” 

 

“Evi mi?” 

 

“Bankadaki hesabım bomboş… Bir de şirkete olan borç var. Hızlıca kapatmak lazım.” 

 

Yong-jae tereddüt edince, Choi Hong-seo telefonunun ekranını uzattı. 

 

“Ve bak, buna da başvuracağım. Hazırlan.” 

 

Telefon ekranında “Krem Konağı” seçmeleri ilanı görünüyordu. 

 

“Hyung, ciddi olamazsın…” 

 

Choi Hong-seo acı bir gülümsemeyle başını eğdi. 

 

“Artık kendimi Choi Hong-seo olarak hissetmiyorum. O zamanki tepkimi niye verdiğimi bilmiyorum… Belki de kendimle ilgili hafızam olmadığı için. Hâlâ huzursuzum, ama… artık ‘Ben Choi Hong-seo’yum’ diye ağlamayı da bıraktım.” 

 

Artık, ne kadar içi yanarsa yansın, başkalarının önünde kim olduğunu anlatmaya çalışmaktan vazgeçmişti. Nasıl olsa kimse anlamayacaktı. 

 

Yong-jae’nin yüzü biraz olsun aydınlandı. 

 

“Aslında uyanmandan beri birkaç teklif geldi, başka bir şey ayarlayabilirim,” dedi. 

 

Sonuçta, Dongho Köprüsü’nden atlayıp komaya giren ve aylar sonra uyanan eski idol oyuncunun hikâyesi ilgi çekiciydi. Ama Choi Hong-seo, dedikodu programlarında sürünmek istemiyordu. 

 

“Hayır, bu işi yapacağım. Ve bana iyi bir oyunculuk koçu bul, lütfen.” 

 

“Hyung, bu arada… neden şirket borcuna ‘kralım’ diyorsun?” 

 

“Ne?” 

 

“Host bar çalışanlarının ya da gece kulübü çalışanlarının patronlarına olan borçlarına ‘kralım’ denir ya… Seninki öyle değil, normal bir iş borcu.” 

 

Yong-jae, eski alışkanlıkla, yanlış bir şey söylediğini fark edince hemen toparlamaya çalıştı. 

 

“Şey, yanlış anlama hyung… Sadece şunu söylemek istedim; kendini o insanlarla bir tutma. Sen farklısın.” 

 

Ancak Choi Hong-seo için durumun özü çok farklı değildi. Eğlence sektöründe borç yüküyle ayakta durmaya çalışanlar da sonuçta özgürlüklerini kaybediyordu. İster gece hayatı ister sahne ışıkları altında olsun, esaret esaretti. 

 

Boş bir tebessümle kalkıp bardağa su doldurdu ve lavaboda ellerini yıkadı. 

 

Yong-jae’nin sesi arkasından geldi, 

 

“Ve… burayı çok istemiştin. Gerçekten taşınacak mısın?” 

 

Islak ellerini kurulayıp arkasına dönen Choi Hong-seo, hafifçe omuz silkti. 

 

“Borçlardan bıktım. İster ‘kralım’ ister kredi kartı borcu olsun, fark etmiyor.” 

 

Bu sözlerin ardından yapay bir gülümseme takınsa da, dudak kenarında acı bir ifade kaldı. 

 

Yong-jae ertesi gün tekrar uğrayacağını söyleyerek ayrıldıktan sonra, Choi Hong-seo kedi minderinin biraz uzağına oturdu. Depodan bir oyuncak çıkarıp sallamaya başladı. Kedi merakla baksa da, minderden inmedi. 

 

Ne kedi ne de köpek beslemişti bugüne kadar. O minik kafanın merakla eğilip bükülmesi, kulaklarının oynayışı Choi Hong-seo’yu gülümsetti. 

 

Yavaşça ve sessizce kediyi izledi. 

 

Salonun zeminine eğik açıyla düşen akşam güneşi, her yeri turuncuya boyamıştı. 

 

“En azından sen biliyorsun.” 

 

Kedi, başını kaldırıp diliyle dudaklarını yaladı. 

 

“Benim Yoon Hye-an olmadığımı.” 

 

Kendisine yaklaşmayan küçük kedi, onun için beklenmedik bir teselli kaynağı olmuştu. Çünkü, en azından bu kedi kadar bile olsa, onu başka biri sanmıyordu. 

 

 

Etiketler: novel oku Comeback: No Choice But… 10. Bölüm, novel Comeback: No Choice But… 10. Bölüm, online Comeback: No Choice But… 10. Bölüm oku, Comeback: No Choice But… 10. Bölüm bölüm, Comeback: No Choice But… 10. Bölüm yüksek kalite, Comeback: No Choice But… 10. Bölüm light novel, ,

Yorum