Koyu Switch Mode

Desire Me If You Can [Novel] 7. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Ashley, oğlunun kararsızlığını sessizce izledi. Bileğindeki saate bir göz attı- zamana karşı bir baskıydı bu, kararını çabuk vermesi gerektiğini ima eden sessiz bir uyarı. Grayson çok iyi biliyordu ki, babasının dünyada tek yumuşadığı kişi annesi Koi’ydi- kendisinin doğmasına sebep olan Omega ve Ashley’nin tek aşkı. Bu farkındalık, Grayson’ın kararını iyice pekiştirdi. 

 

“Yapacağım,” dedi kararlılıkla, sesi her zamankinden daha da kendinden emin çıktı. 

 

“Ne olursa olsun, dayanacağım. Lütfen… lütfen bana itfaiyeci olmamda yardım et.” 

 

Ashley, oğlunun yüzüne bir süre hiç konuşmadan baktı. Sanki onun kararlılığını tartıyordu. 

 

“…Pekâlâ.” 

 

Kısa bir duraksamadan sonra cevap verdi. İfadesiz yüzünde hafif alaycı bir gülümseme belirdi. 

 

“Bu ilginç olacak. Hadi bakalım, ne yapacaksın görelim.” 

 

“Teşekkür ederim!” 

 

Grayson sevincini gizleyemedi. Yüzü gülüyordu, kulakları heyecandan titredi. Odadan çıkarken adımları o kadar hafifti ki, sanki bulutların üstünde yürüyordu. 

 

Bu kez gerçekti. Gerçekten onunla tanışabilecekti. 

 

Hayatının aşkı. Sadece kendisini sevecek bir eş, bütün hayatını adayabileceği bir insan. 

 

Tıpkı babalarının aşkı gibi… O da böylesine bir sevgiyi hak ediyordu. 

 

***

 

“Ah, pardon!” 

 

Koridorda yürürken az daha bir kadınla çarpışıyordu. Son anda durdu, nazik bir centilmen edasıyla kadının elini tuttu ve gülümsedi. 

 

“Az kalsın düşüyordun, Wendy.” 

 

“Bay Miller.” 

 

Ashley’nin sekreteri gülümsemesine karşılık verdi ama gözleri buz gibiydi. 

 

“Senatör’ü görmeye mi geldiniz? İşiniz bitmiş gibi duruyor.” 

 

“Evet, gayet iyi geçti.” 

 

Bir zamanlar onun gülümsemesine körü körüne âşık olan Wendy, artık o kadar kolay etkilenmiyordu. Doğaldı. Dünyaları vaat edip, “Sen değilmişsin. Hoşça kal,” diyerek bir gecede ortadan kaybolan bir adama kim güvenebilirdi ki? 

 

Üstelik şimdi hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. 

 

Wendy’nin hisleri soğumuştu ama hâlâ Grayson’ın bu kadar mutlu olmasının sebebini bilmek midesini bulandırıyordu. 

 

“Yeni bir kader mi buldun yoksa?” 

 

“Nasıl anladın?” diye kahkaha attı Grayson. Eğer Wendy geri çekilmeseydi, onu kucaklayıp yanaklarından öpecek gibiydi. Ama Wendy tetikteydi. Neyse ki Grayson, nerede durması gerektiğini biliyordu. 

 

Çünkü sen kaderim değilsin. 

 

…Sanki bunu söylermişçesine ellerini cebine soktu ve sırıtışını sürdürdü. Wendy yüzüne bir tokat patlatma isteğini zor bastırdı. Burası onun iş yeriydi ve Grayson patronunun oğluydu. Yapabileceği tek şey içinden küfretmekti. 

 

“Tebrikler. Umarım bu sefer doğrudur.” 

 

Kaç! 

 

Wendy içinden, Grayson’ın yeni “kurbanı”na bağırdı. Grayson, bu içsel çığlıktan habersiz ya da umursamaz bir şekilde sadece “Sağ ol,” dedi ve ıslık çalarak yürüyüp gitti. 

 

Wendy, arkasından öylece bakakaldı. Sanki her an uçacak gibi yürüyordu. Sonra hızla telefonunu çıkarıp bir mesaj yazdı. 

 

[“Grayson Miller yeni bir kurban bulmuş gibi görünüyor.”] 

 

 

Mesajı göndereli on saniye olmadan onlarca yanıt yağdı. Okumaya fırsat bile bulamadı. 

 

[Yine mi? Yine kaderim demeye mi başladı?] 

 

[Aynen, bildin.] 

 

Öfke, şok, yeni kurbana duyulan empatiyle dolu mesajlar geldi peş peşe. Arada küfürler de vardı ama kimse uyarmadı. Bu, sadece kendi gizli topluluklarının bildiği bir şeydi. Grayson var olduğu sürece, bu güzel ittifak dağılmazdı. 

 

Grayson Miller Kurbanları Derneği’ne bir kişi daha ekleniyordu. Bunu Wendy’den başka hissedenler de vardı. 

 

[Yeni üyemize sıcak bir hoş geldin diyelim.] 

 

Wendy iç geçirdi ve son bir kez daha arkasına baktı. 

 

Grayson çoktan gitmişti. Umarım bu sefer gerçekten kaderindir, dedi içinden. 

 

Ki seni fena bir şekilde terk etsin. 

 

***

 

“Ne? Grayson mı? Gerçekten mi?!” 

 

Koi’nin sesi heyecanla yükseldi. Telefonda Ashley’nin anlattıklarını coşkuyla dinliyor, ardından gururla iç geçiriyordu. 

 

“Umarım bu sefer gerçektir. Artık hayal kırıklığı yaşamasın.” 

 

Umudu ve endişesi birbirine karışmıştı. Ashley sadece kısa bir şey söyledi: 

 

“O bunu çözer.” 

 

“Şey… evet, tabii ki.” 

 

Koi biraz utanarak başını kaşıdı. Çocukları söz konusu olunca her zaman fazla korumacı mı davranıyordu acaba? Tabii, bu sadece Ashley’nin fikriydi ama Koi, ne zaman Ashley bir şey dese, hemen kabullenirdi. Bu sefer de öyle yaptı. 

 

“Biz sadece gereken desteği vereceğiz. Gerisini kendisi halledecek.” 

 

“Evet, evet. Haklısın.” 

 

Koi başını hızla salladı. Ashley hep haklıydı, bu sefer de haklıydı. Ama oğlunun defalarca kalbinin kırılmasını izlemek yine de canını yakıyordu. 

 

“Umarım bu sefer olur.” 

 

Bir kez daha aynı dileği mırıldandı. Sonra aklına bir şey geldi. 

 

“Bir saniye… Grayson Doğu Yakası’na mı geldi? Şu anda nerede?” 

 

Koi’nin sesindeki heyecan Ashley’nin soğukkanlılığıyla çarpıştı: 

 

“Muhtemelen geri döndü.” 

 

“Ne?! Hemen mi?!” 

 

Koi’nin omuzları çöktü, gözleri hüzünle doldu. 

 

“Beni görmeden nasıl gitti ya… Burada olduğunu bile bilmiyordum.” 

 

“Onları özenle büyütmenin ne anlamı var ki?” 

 

Ashley fırsatı kaçırmadı. İma ettiği şey aslında “Altı çocuk fazla değil mi?” di ama Koi onu başka şekilde yorumladı. 

 

“Çocuklar ne çabuk büyüyor ya… On iki çocuk yapmalıydık! Gerçi hâlâ geç değil. Hâlâ altı tane daha yapabiliriz…” 

 

“Akşam ne yemek var? Planladığın bir şey var mı?” 

 

Ashley bir anda konuyu değiştirdi. Koi birkaç saniye göz kırptı, sonra kafasını salladı. 

 

“Hayır, yok… Hı? Ne dedin sen?” 

 

Bir anda yüzü kıpkırmızı kesildi. Birkaç saniye geveledikten sonra omuzlarını düşürdü ve usulca cevap verdi. 

 

“…Tamam o zaman.” 

 

Ashley zaferini cebine koymuştu. Umursamaz bir rahatlıkla son cümlesini söyledi: 

 

“Sabırsızlıkla bekliyorum. Görüşürüz, Koi.” 

 

Ardından çağrı sona erdi. Koi bir süre telefonuna baktı, sonra başını salladı. Odaklanması gereken asıl konuya geri döndü: 

 

Grayson sonunda kaderini bulmuştu! 

 

Doğu Yakası’na kadar gelip onu görmeden gittiği için biraz buruktu ama anlayış göstermeye çalıştı. Sonuçta, gerekirse Koi giderdi oğlunun yanına. Ne de olsa itfaiyeci olmak gibi asil bir mesleği seçmişti Grayson. 

 

Gerçi niyeti biraz şüpheliydi… 

 

(Gerçekçi beklentileri yok.) 

 

Ashley bunu bir keresinde söylemişti. Koi de bir noktada katılıyordu. Ashley ve kendisinin yaşadığı aşkı örnek alarak Grayson’ın da böyle saf bir sevgi istemesi güzeldi ama aşk hep toz pembe değildi ki… Onlar da kolay yollardan geçmemişlerdi. 

 

Ama Grayson sadece sonucu görüyordu. Yaşananları değil. Bu da Koi’yi endişelendiriyordu ama oğlunu durduramazdı. 

 

Bir şeye tutkuyla bağlanması güzeldi. 

 

Hele ki bu şey “itfaiyecilik” gibi bir şeyse… sadece bu bile yeterdi. 

 

Kendini bu düşüncelerle teselli ederken birden fark etti: 

 

Bu haberi kendime saklayamam ki! Tüm çocuklara söylemeliyim! 

 

Etiketler: novel oku Desire Me If You Can [Novel] 7. Bölüm, novel Desire Me If You Can [Novel] 7. Bölüm, online Desire Me If You Can [Novel] 7. Bölüm oku, Desire Me If You Can [Novel] 7. Bölüm bölüm, Desire Me If You Can [Novel] 7. Bölüm yüksek kalite, Desire Me If You Can [Novel] 7. Bölüm light novel, ,

Yorum

İçerik Uyarısı
Uyarı, "Desire Me If You Can [Novel] 7. Bölüm" reşit olmayanlar için uygun olmayan şiddet, kan veya cinsel içeriğe sahip olabilir.
Onayla
Çık